26 Temmuz 2015 Pazar

Birbirinden Gösterişli 10 Düğün Masası

22:21


Her genç kızın hayali birgün mutlu bir yuva kurabilmek.Biz bayanların hep hayalimizde vardır gösterişli dillere destan düğün yapabilmek.Hatta bazen bizler öyle abartırız ki düğün bittikten sonra herkes düğünümüzü konuşsun isteriz :)))
Herkesin uzun müddet düğünümüzden bahsedebilmesi içinde kusursuz bir organizasyon şart.İğneden ipliğe bir düğün ile ilgili her şeyi düşünmek lazım.Gelin sizlere bu yazımda birbirinden harika 10 düğün masası göstereyim.















Nasıl buldunuz bu gösterişli masaları :)) Ben bayıldım.Son derece gösterişli..
Devamını Oku...


Aslan Burcu Erkekleri ile Aşk ve Evlilik

22:20

Aslan – Erkekleri ile Aşk ve Evlilik
Aslan burcu erkekleri, kız arkadaşlarını ya da eşlerini sık sık çok lüks yerlere götürecektir veya sürekli gezdirecektir. Bunları yaparken harcadığı paranın hesabının asla yapmaz.
Aslan erkekleri beğenmedikleri kadınlarla arkadaş bile olmazlar, kadın önce onların gözlerine hitap etmelidir.
aslan burcu erkekleri ile ask ve evlilik2
Aslan burcu erkekleri genelde mertdir, eğer sizi üzüyorsa bunu bilerek yapmıyordur.
Kıskanç olurlar ama özellikle onu kıskandırmaya çalışmayın, çünkü bunu kendilerine bir hakaret sayıp aynı şeyi size yapabilirler.
Eğer aradığı kadını bulursa onu hiç kimse durduramaz.
aslan burcu erkekleri ile ask ve evlilik4
Aslan burcu erkekleri sadece kendilerine aşıktırlar.
Sevgilisini el üzerinde tutar ona hayatı güzelleştirmek için çabalar ama kendinden asla bir şey vermez.
aslan burcu erkekleri ile ask ve evlilik3
Aslan erkekleri eşleri ile genelde okadar yakından ve okadar çok ilgilenir ki eşinin aklına onu aldatmak gibi sadakatsizlikler gelmez.
aslan burcu erkekleri ile ask ve evlilik5
Ama aldatılan bir aslan erkeği bunu asla affetmez, bu durum onun için dünyanın en çirkin şeyidir ve bunu hayatı boyunca unutmayıp acısını çeker.
Aşık olan bir aslan burcu erkeği kendini kaybeder ve duyguları onu nereye götürürse oraya gider.
Devamını Oku...


Bu Yazın En Çok Dinlenen 10 Yabancı Şarkısı

22:20

Yaz mevsiminin gelmesiyle ünlü şarkıcıların konser ve albüm hareketleri de hızlandı. Bu yazın en çok dinlenen 10 yabancı şarkısını sizler için derledik.



1. The Weeknd - Can’t Feel My Face


2. OMI - Cheerleader (Felix Jaehn Remix)


3. Wiz Khalifa - See You Again ft. Charlie Puth


4. Rachel Platten - Fight Song


5. Major Lazer & DJ Snake - Lean On


6. Silentó - Watch Me


7. Skrillex and Diplo - "Where Are Ü Now" with Justin Bieber


8. Andy Grammer - Honey, I'm Good


9. The Weeknd - The Hills


10. Selena Gomez - Good For You  (ft. A$AP Rocky)

Devamını Oku...


25 Temmuz 2015 Cumartesi

PERİLER DİYARI; KAPADOKYA

03:35


kapadokya-instagram
Kapadokya’ya gitmeyeli ne uzun zaman olmuş… Bu kadar değiştiğini, gelişip güzelleştiğini bilmiyordum. Doğal güzelliğinin yanı sıra otelleri, kafeleri ve yapabileceğiniz aktiviteleri ile çok keyifli ve dolu dolu vakit geçirebileceğiniz bir yer olmuş. Kapadokya’da beni en çok çeken şey mağaraların içindeki evlerdi. Kapadokya muhteşem bir manzaraya sahip olan, adeta büyüleyici masal gibi bir şehir.. Otel için önerim Uçhisar CCR otel. Sabah harika bir manzarayla gözlerimi açtım. Özellikle kış aylarında bölgenin farklı güzellikleri, doğa yürüyüşleri ve şarap içme araları son derece güzeldi. Dünya’da bazı yerler ve bazı insanlar vardır aklınıza geldikçe size huzur verir. Bu iki olgunun buluştuğu yer Üç hisarlardı. Mükemmel ev sahiplikleri, şömineleri ve şarap mahseniyle harika zaman geçirdim. Her odası farklı farklı zevklerde döşenmiş kendinizi peri masalında gibi hissedebileceğiniz bir yer her şeyden uzaklaşıp sadece huzuru hayal ediyorsanız şiddetle tavsiye ederim.
kapadokya-ürgüp-göreme
 Kapadokya’da yapılacak aktivitelerden bahsetmek istiyorum.. Benim  uzun zamandır hayalini kurduğum balon gezisi.. Kapadokya’ya gidenler arasında balon hep bir muamma… Kimileri yükseklik korkusu sebebiyle vazgeçiyor , bazıları pahalı diye bahane buluyor. Biraz ürkütücü ve pahalı bir gezi olsada kesinlikle binmenizi, o anki heyecanı adrenalini yaşamanızı tavsiye ediyorum. Balon gezisi için otelden 04.30 civarında alınıyorsunuz. Anlaştığınız balon şirketinin aracı sabah otelinizden sizi alıp balon kalkış alanına götürüyor. İzleyeceği rota hava durumuna göre belirleniyor, 14-16 kişi balona biniliyor. 300-350m yüksekğe çıkıp biraz  yol kat ettikten sonra çok hoş manzara eşliğinde 1 saat geziyorsunuz.
 Yapılacak diğer aktivelerden biri ise Kızılırmak boyunca ata binmek… Köy yollarından geçip, Kızılırmak kenarında devam ederek 1 saatlik bir tur sonunda geri dönüyorsunuz. Eğer siz de benim gibi at aşığı biriyseniz kesinlikle tavsiye ediyorum.
Processed with VSCOcam with c3 preset
Kapadokya’da peri bacalarını görebileceğiniz yerler; Göreme Açık Hava Müzesi, Paşabağ Vadisi, Üç Güzeller ve Zelve. Benim bunların içinde favorim ise Paşabağ Vadisi. Tepesine çıkıp baktığınızda manzara enfes…  Yerler kayıyor diye çıkmamazlık yapmayın, peri bacalarının boyları 15 metreye kadar uzanıyor ihtişamını daha iyi anlıyorsunuz.  Sonunda karşıma çıkan kayalıklar içerisinde bir zamanlar şehir kurulmuş olduğu ve insanların burada yaşadığını düşününce etkilenmemek elde değil. Kapadokya’da gezip görülecek yerler Kızılırmak Avonos, Eski Rum şehri Mustafapaşa , Uchisar, Ihlara vadisi benim bunlardan favorim. En etkilendiğim yer Uçhisar. sabah 6-7 arasında gökyüzünde sayısız balonun açılıp yükseldiğini izleyebilirsiniz. Kalenin en tepesine kadar çıkarsanız Uchisar  göreme, vadi ayaklarınızın altında.
Devamını Oku...


TAPAS ZAMANI: EL XAMPANYET

03:34


fotograf 1
Bir yemek cenneti Barcelona. Sayısız deniz mahsülleri , paellası, patatası, churroları, foccaciaları ve sandviçleri gözümüzü döndürse de Barcelona’nın gerçek lezzet keyfinin tipik tarihi binaları ve barlarında, ev yapımı içkiler eşliğinde tapas ürünleri tatmaktan geçtiğini biliyoruz. Küçük küçük porsiyonlarda tadabileceğiniz tapas, her mekanda kendine has lezzetler sunuyor. Gittiğiniz her meydanda ve sokakta mutlaka rastlayacağınız tapas mekanları arasında, 1929 yılından beri aynı aile tarafından işletilen, mimarisini ve lezzetini olduğu gibi korumuş olan en gözde mekan El Xampanyet.
Tüm duvarları tarihi seramiklerle donatılmış El Xampanyet, birkaç bistro ve fıçı masası ve ufak bir tapas büfesiyle hiçbir lüks vaadetmiyor. Muazzam bir anahtarlık, bira fıçıları ve matara koleksiyonuna sahip mekanda tattığınız lezzetlere etraftan gelen kahkaha sesleri ve kalabalık olmasından kaynaklanan yüksek bir gürültü eşlik ediyor. Bir de adının da kaynağı olan ev yapımı “xampanyetler”i. Xampanyet nedir diye soracak olursanız mekanın kendi yapımı ve tapaslarla ikram ettikleri bir çeşit köpüklü İspanyol şarabı. Tuzlu balık, “pa amp tomaquet” (domates sürülmüş ve zeytinyağı gezdirilmiş ekmek), tortilla, erimiş peynirli biber, İspanyol peyniri Manchego, zeytinyağlı sakız enginar en çok rastlayacağınız tapas çeşitleri. Cava ve bira eşliğinde de tadabileceğiniz lezzetlerin en güzel yanı asla tıka basa yiyememek.
El Xampanyet Tapas Bar Barcelona 480x337px 2-6622d123-e201-41bb-b26f-9817e0a704f4-0-480x337
Yüzlerce tapas mekanı arasında seçim yapmak zor biliyoruz. Ama otantik ve özgün bir mekan arayanlar ve xampanyet tatmak isteyenler için rezervasyona ihtiyaç olmayan El Xampanyet, mutlaka gidilmesi gereken yerlerden.
Tapas fiyatları:3-9 € arasında
Adres: C/Montcada, 22 El Born Barcelona İspanya
Gitmişken bölgede ev yapımı vermouth tatmayı sakın unutmayın.
fotograf 3
Devamını Oku...


BİR BAŞKA BURSA

03:34


bursa-yol-foto-sonbahar
Bursa’ya daha önce iki kez gitmeme rağmen şehri çok da detaylı gezdiğimi söyleyemem. Anca bu kez Bursa’da yaşayan  iki arkadaşım yanımda olunca -tabiri caizse- girmedik delik bırakmadım diyebilirim :) Kaç gün kalmalı sorusunaysa, imkanınız varsa haftasonu tatilinize bir gün daha ekleyip 3 günlüğüne gidin olur cevabım. Ama vaktiniz yoksa ve daha önce gezmek için gitmediyseniz, günübirlik bile gidip görmenizi tavsiye ederim. İstanbul’dan Bursa’ya giderken arabalı veya arabasız deniz otobüsünü tercih etmenizi öneririm. Ama benim gibi yolculukta ve gittiği yerde konforuna biraz düşkün olanlardansanız arabayla ilk tercihiniz olsun. Yolda da bolca fotoğraf çekebilirsiniz.
yazkurtul-yapkurtul-pro-bursa-ruken-instagram
Bursa’da en çok turist çeken yer Uludağ olsa da, görülmeden dönülmemesi gereken başka yerlerden de bahsedicem size. Ama usule uygun olsun diye  Uludağ dan başlayayım anlatmaya :)
Bu sene iki kez gittim Bursa’ya. İlki Ekim deydi. Henüz kar yağmamış olsa da havanın oldukça soğuk olduğunu söyleyebilirim. Fotoğraf çekimlerinde çok üşümüş olmamıza rağmen dağda sonbaharın her tonunu gördüğümüzde o soğuktan eser kalmadı. Öylesine keyif aldım ki; yetmedi ve bu kez de aralıkta karlar içinde görmek için tekrar gittim. Elbette Uludağ her mevsim farklı güzellikler sunuyor ama ona en çok kar yakışıyor. Büyüleyici manzarasıyla o bembeyaz güzelliği görünce, keşke hep kış olsa diyor insan. Biraz üşüdük, hatta cekim nedeniyle, o soğukta saatler geçirip donduğumuzu bile söyleyebilirim. Ama hepsine değdi.
gölyazi-bursa-göl-apolyont
Görülecek yerlerden bir diğeriyse Gölyazi.  Buraya gelir gelmez yapacağınız ilk iş göl etrafında dolaşmak olsun. Çok büyük değil gözünüz korkmasın:) Bol bol fotoğraf çekip, keyifli vakit geçirebileceğiniz çok iyi fotoğraf veren bir yer. Tarihi geçmişi ve efsaneleri de pek renkli.
fotoğraf 1
Eğer mis gibi göl havasından sonra güzel bir sofra isteyenlerdenseniz, rotanızı Taşmahal’e çevirin derim. Yediğim en güzel balık mezeleri (susamlı levrek, pazı sarması, balık mantısı ) ve taptaze günlük ürünlerle hazırlanmış yerel lezzetler, hem akılda hem damakta iz bırakıyor.
cumalikizik-instagram-bursa

Ve Cumalıkızık! Kesinlikle gidip görülmesi gereken, Bursa’nın sevimli bir köyü. Dolaşırken sizinle birlikte bütün köyü dolaşan bir su yoluna hayran kalmamak elde değil. Ufak bir meydanı, birbirinden harika evleri ile çok şirin bir kimliğe sahip. Dar sokakları, arnavut kaldırımların olduğu yerde, harika kompozisyonlar yakalayıp fotoğraf çekebilirsiniz. Size tavsiyem kahvaltı yapmadan gidin inanılmaz güzel lezzet durakları var. Özellikle gözlemeleri mutlaka deneyin.
Devamını Oku...


FLORANSA // RÖNESANSIN BAŞKENTİ

03:33


floransa_gezi
Geçtiğimiz hafta İtalyan Rönesansının doğum yeri Floransa’daydık. Kendini görmeye gelen neredeyse herkesi, güzelliği ile adeta bir masalın içinde yürüyormuş gibi hissettiren muhteşem şehir. Rönesans’ın tüm ihtişamını, bir galeri edasıyla sergileyen Floransa asla boş vakit bırakmayacak ve tarihten modaya, mimariden sosyolojiye donanımlı bir gezi sunacak malzeme mevcut.
İtalya’nın incisi de diyebiliriz; küçücük bir şehir. Size tavsiyem yürüyerek dolaşmanız. Buram buram sanat kokan şehrin her bir sokağında huzuru ve keyfi hissedeceksiniz. Sonuçta Michelangelo’nun ünlü Davut heykeli de orada, içinde Rafael, Botticelli, Leonardo Da Vinci’nin eserlerinin bulunduğu Uffizi Müzesi de.
Floransa’da yapılabilecek çok fazla eğlenceli aktivite bulabilirsiniz. Son derece samimi ve sıcak olan bu güzel şehrin lezzetlerini keşfetmeyi es geçmeyin, size benden küçük bir hatırlatma;  sonuçta İtalya’dasınız yani pizza ve makarnanın anavatanında…
Roma’nın meşhur meydanları gibi Floransa’nın da birbirinden güzel meşhur meydanları var. Bu meydanlarda en az bir akşam geçirin derim. İster meydanda bank üzerinde, keyifle sokak sanatçılarını dinleyin, isterseniz de meydan da yer alan o şık restaurantlarda bir akşam yemeği yiyin.
IMG_2975
Piazza Della Signoria Meydanı’da mutlaka gidilmesi gereken yerler içinde. Gidin ve bolca vakit geçirin.
Size bir tavsiyem daha olacak :) Hava kararmadan otelinize dönmeyin o sokakların muhteşem bir şekilde aydınlatıldığını kesinlikle görün. Gündüz gördüğünüz sanat eserlerini bir de akşam hava karardıktan sonra görün.
Ponte Vecchio Köprüsü’nü görmeyi de ihmal etmeyin :)
IMG_2280
Uffizi Galerisi’ne uğramadan dönmeyin. Galeri dünyaca ünlü rönesans sanatçılarının eserlerine ev sahipliği yaptığı için, özellikle yaz aylarında önünde uzun ve sıkıcı kuyruklar olabiliyor.
Bunun için rezervasyon yaptırmanızı öneririm ya daaaa :) Floransa kartı alın; biz öyle yaptık :) Floransa’daki tüm müze ve sergilere  hiç sıra beklemeden sizi ayrı bir köşeden hemen içeri alıyorlar. Böylelikle saatlerce bekleyip gününüzü öldürmemiş oluyorsunuz :)
IMG_2979
Ayrıca siz de benim gibi vintage kıyafetler ve antikalardan hoşlanıyorsanız çok şanslısınız :) birbirinden güzel ve şık ikinci el butik ve antikacılara sıkça rastlayacaksınız.
Devamını Oku...


PİTTİ UOMO 2015

03:31


pitti_italia_florance
Modanın merkezi İtalya’nın, Floransa kentinde yapılan “Pitti Uomo Fuarı” dikkat çekici sokak stilleriyle, modanın bir erkek için neler ifade edebileceğini bize açıkça gösterdi.
pitti_oumo_firenze
Her geçen yıl önemi artan ve ünlenen, gittikçe ün yapan fuarın, erkek davetlilerini mercek altına aldık. İşte sezonun modasına dair bazı ipuçları ve siz beylerin feyzalabileceği kışlık looklar.
Renk kombinasyonlarında sınır tanımayan İtalyan erkekleri, oldukça iddialı kombinlere de imza atıyor.
pitti_uomo_italia
Birbirinden renkli ve desenli kombinasyonlarıyla, özellikle; kısa paça pantolonlar, yelek-ceket takımlar ve renkli çoraplar, beylerin favorisi. Ayrıca mavi ve tonlarının, takım elbiselerde favori olduğunu da söyleyebiliriz.
2015 Ilkbahar-Yaz Sezonunun erkek modasına dair, Pitti Uomo Fuarı’na ait sokak stilleriyle sizi başbaşa bırakıyoruz :)
Devamını Oku...


JARDİN MAJORELLE // BAŞKA BİR BAHÇE

03:19


Jardin_Majorelle_2
Marakeş’te bulunan Jardin Majorelle, 80 dönümlük dev bambular, dünyanın dört yanından toplanan bitkiler ve binbir türlü kaktüsten oluşan bir bahçe. Fas’ın Fransız sömürgesi olduğu, 1920’li yıllarda Fransız sanatçı Jacques Majorelle tarafından tasarlanmış. Marakeş’in daracık sokaklarından geçilip bambaşka bir dünyaya adım atılıyor.
Jardin_Majorelle_4

Jacques Majorelle, Art Nouveau marangozları Nancy ve Louis Majorelle’nin oğlu olarak dünyaya geliyor. Oryantalist sulu boyaları bugün unutulmuş ama ne gam… Yarattığı bahçeler onun başyapıtları… Bahçede ve içindeki binalarda bolca kullandığı koyu kobalt mavisinin tonu ise günümüzde Majorelle Mavisi olarak adlandırılıyor.
1947 yılında halka açılan bahçe, 1980 yılında Yves Saint-Laurent ve Pierre Bergé’e tarafından satın alınıyor. Bu gelişmeden sonra bahçenin makus talihi değişiyor. Bakımsız ve üzerine otel yapılma tehdidi altındaki bahçe, yeni bir çehreye kavuşmaya başlıyor. Bahçe üzerindeki tehditlerin bertaraf edilmesi amacıyla bahçe yönetimi, 2011 yılında kar amacı gütmeyen bir vakfa dönüştürülüyor.

Jardin_Majorelle
Jardin Majorelle’in içinde yer alan “Gallery Love”da, Yves Saint-Laurent’in kolaj tekniğiyle tasarladığı ve yeni yıl dileği olarak dostlarına gönderdiği “aşk” posterleri sergileniyor.
ysl-2007
YSL_01
Yves Saint Laurent’in külleri, 2008’deki ölümünün ardından Jardin Majorelle’in içinde yer alan Villa Oasis’in gül bahçesine saçılmış. Bahçenin arka tarafında, Pierre Bergé’in, hayat arkadaşının anısını yaşattığı bir Roman sütunu bulunuyor.
Jardin_Majorelle_5
Berberi Müzesi
Jardin Majorelle, aynı zamanda Marakeş’in Berberi Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Müzede, Saint-Laurent’in kişisel koleksiyonundan Kuzey Afrika kumaşları, Majorelle’e ait olan seramik, takı ve resim gibi parçalar bulunuyor.
Marakeş ziyaretinizde, efsanevi modacı Yves Saint Laurent’in hayatının çok özel bir dönemine tanıklık etmek, Marakeş’in ziyaretçileri her daim şaşırtan atmosferine yeşil bir ara vermek ve Cafe Bousafsaf’da Fas çayları içmek için Majorelle Bahçesi’ne mutlaka vakit ayırın.
Jardin_Majorelle_3
Devamını Oku...


48 SAATLİK BOHEMYA; PRAG

03:19


kozel-cek-birasi
Bohemya dediğimiz kültür/uygarlık aslında sadece sanatın belirli alanlarında ve yaşam tarzlarımızda canlılığını koruyan; yüzlerce kez ölü ilan edilip yine küllerinden doğan bir modern efsane aslında. Prenslerin kralların himayesine girip hanedan için sanat yapmak yerine, toplumsal çalkantıları öngören, yoksul, anlaşılmamış ve yalnız dehalar olmayı tercih edenlerin efsanesi.
Nesiller boyunca genç sanatçılar için, kıt kanaat bir yaşam süren bu asi, aykırı figürler, aylak çapkın ve sarhoşlar, unutulmak ve ölmek pahasına şanlı bir hayat sürme hayalini canlandırmışlar.  Edebiyatta ve basında, tiyatro ve operada aktarılan Bohem hayat tarzı, hızla popülerleşerek kolektif hafızaya böylece kazındı.
Günümüzde belki yaşam tarzlarımıza ya da hayata karşı duruşumuza yansıması olabilecek ancak bunun ötesine geçemeyen bir kavram olan bohemliğin doğduğu, büyüdüğü ve coğrafi olarak yerleştiği toprakları dolaştık bu ay.
Size sadece 48 saatiniz olmasına rağmen Prog’ın tadını nasıl çıkarabileceğinizle ilgili birkaç ipucu verdik. İki gün süreyle bu kavramsal bohemliği size yaşatacak bir rota önerimiz var; hazırsanız başlayalım;
prague agharta jazz club 3
  • Bir gece keşfi: Old Town ve Caz
Prag eski şehir merkezine geldiğinizde, Disney’in meşhur Külkedisi şatosuna ilham verdiği söylenen Tyn Kathedrali’ni, 12 havarinin saat başı ufak bir yürüyüş sergilediği ünlü Astronomik Saati, muhteşem armalarıyla Belediye Sarayı’nı, özetle Prag’ın eski ihtişamını, alanı dolduran pek çok turistle birlikte aynı anda göreceksiniz. İşte bu yüzden siz en iyisi bu masalsı atmosferin tadını, nispeten daha az turist yoğunluğu olan gece saatlerinde çıkartın. Kaldı ki bu sayede Prag’ın meşhur canlı caz performanslarından birini de izleme şansı bulabilirsiniz. Belediye Sarayı2nın hemen karşısında, 14. yy’dan kalma bir mahsenin içine konuşlanmış, akustiği kulak okşayan Agharta Jazz Club’da canlı müzik 21:00’de başlıyor; dinleyiciler ise çeşitli yaş ve milletten. Şayet Agharta’da aradığınız atmosferi yakalayamazsanız, Tyn Kathedrali’nin hemen arkasında, birkaç basamak inerek ulaşılan Ungelt’e uğrayabilirsiniz. Ungelt’de caz ve blues çalan uluslararası müzisyenlerin performansı 20:00 gibi başlıyor. Müziğin yanında bir çılgınlık edip orijinal Çek Absinth’i ile hazırlanmış kokteyller denemek isterseniz, Ungelt size epey enteresan seçenekler sunmaya hazır.
dancing-house-prague-prag-praha
  • Nehir kenarında sıkı bir yürüyüş: Dancing House

Prag’ın ihtişamlı barok, art nouveau ve gotik mimarisi içinize ufaktan da olsa bir kasvet verir de, modern bir şeyler görmek isterseniz, sizi Vlado Milunić ve Frank Gehry tarafından tasarlanan “dans eden bina”ya bekleriz. 1992 yılında tasarlanıp, 1996’da bitirilen bina, 1945’te Amerikan bombardımanı sırasında yıkılan bir evin yerine yaptırılmış. Hollanda bankası ve bizzat dönemin devlet başkanı Vaclav Havel tarafından desteklenmiş proje, zamanında “Prag’a yakışır mı?” diye epey de eleştrilmiş. Çekostovaktaya’nın kominist rejimden parlementer domakrasiye geçişini sembolize etmek için ying yang modeli tasarlanan bina, sonradan Amerikan dansçılar Ginger Rogers ve Fred Aster’e benzetilerek, popüler kültüre Ginger ve Fred olarak geçmiş. Bu zevkli mimariyi görmeye giderseniz, aynı zamanda bina içindeki Art Salon S’teki bir sergiyi ziyaret edebilir, ya da binanın çatı katındaki nehir manzaralı restoranı La Perle’de keyif yapabilirsiniz. (Rašínovo nábřeží 80 – Prag 2)
tretters-bar-prague-prag-praha
  • Kokteyl gurmesi olmaya gidiyoruz: Tretter’s Bar:

Prag eski şehir merkezinden sadece birkaç sokak ötede karşımıza çıkan Tretter’s, 90 yıllık bir aile mirasının ve barın sahibi Micheal Tretter’ın Prag’a bir hediyesi. 150’si klasik, 50’si ise bara özgü tam 200 çeşit kokteyl deneyebileceğiniz bu barda, sadece barmenlerin çalışmasını izlemek bile başlı başına bir deneyim. Tretters’s dünyanın en iyi barları sitesinin 5 yıldız verdiği, yaş ortalaması 30 üstü, duvar resimleri, ahşap dekorasyonu ve puro barıyla aynı zamanda 1930’ların Manhattan yahut Paris barlarının havasını yaşatan bir mekan. Ama hemen endişelenmeyin, taze meyvelerle yahut kremalarla hazırlanan bu leziz içecekler, gece sonunda el yakmıyor. Hem yaksa ne çıkar? Prag’da gece kışın sıfırın altında, bir yürüyün hemen geçer. (V Kolkovni 3, Praha 1, Old Town)
fft16_mf3039904
  • Kaynağından bira içmek için Kozel Fabrika turu

Alé ile Lager arasındaki farkı, bira aromasında şerbetçi otunun önemimi ve biranın neden üstünde kalın, leziz bir köpükle servis edilmesi gerektiğini merak ediyor musunuz? Tüm bu meraklarınızı, birbirinden özel bira çeşitlerini tadarak ve 18. yy’dan bu yana hizmet veren bir bira fabrikasını gezerek gidermek için Prag’a yarım saat mesafede Kozel fabrikası sizi bekliyor. “Kozel” Çekçe’de keçi demek. Bu meşhur Çek birasının sembolüne ilham olan keçiyi, fabrika turunun sonunda ziyafet etmek de mümkün üstelik. (Gerçi yeni işe alınan keçimiz biraz asabiymiş, belki bu mühim memuriyetini daha ağır başlı bir keçiye devretmesi gerekecekmiş.)
Kozel fabrika turu, yalnızca geleneksel olarak üretilen Çek birasını yakından tanımak için bir fırsat değil. Fabrikayı gezdikten sonra yine fabrikadan taze taze gelen pastorize yahut filitre edilmemiş biralar eşliğinde, Çek mutfağına gömülebilirsiniz. Fabrikadan hemen birkaç adım uzaklıktaki geleneksel Çek restorantı Kozlovna Velke Popovice, özel sosunda her türlü et, patatesin envai çeşidi ve yine bolca biranın denendiği, insana “Game of Thrones’da taht sahibi” hissi yaşatan bir mekan. Kozel 11 eşliğinde, Çek’lerin ünlü gulaşını ve sipiral kızartılmış patateslerini özellikle burada denemenizi önemle rica ediyoruz. (Pivovar Velké Popovice, Ringhofferova 1, Velké Popovice)
kozel-cek-birasi
  • Kafka ile bir öğle üstü:
Muhteşem Karl Köprüsü’nü (Karlův most) yürüyerek geçip, hemen nehir kenarındaki Kafka Müze’sine doğru ilerlerseniz, yol boyunca sizi onlarca heykel selamlayacak. Öte yandan bu köprüden atılarak hayatına son verilen aziz Nepomuk’lu Joh’un röliyeflerine dokunarak dilek dileyen insanlar göreceksiniz. Ve nihayet Kafka Müzesi’nin önüne vardığınızda karşılaşacağınız iki hareketli ve fıskiyeli heykel, size Prag’ın neden bir sanat kenti olduğunu bir daha hatırlatacak.
Kafka Müzesi, yaşamının çoğunu Prag’da geçirmiş yazara bir saygı duruşu niteliğinde, labirentler şeklinde tasarlanmış. Kafka’nın bütün eserlerinin ilk baskıları, el yazmaları, mektuplarını incelemenin yanı sıra, müzeyi gezerken tadacağınız atmosfer ile Prag’ın sanatçının eserlerine nasıl tesir ettiğini anlamlandırma fırsatınız olacak. Sergi sonunda hem gördüklerinizi sindirmek, hem de nehir manzarasına karşı şık bir yemek için fazla uzağa gitmenize gerek yok. Müzenin yanıbaşında bulunan Hergetova Cihelna, özellikle eklektik menüsü ve Prag manzarası ile romantik ve havadar bir mekan. Mürekkepbalıklı risotto’dan, deniz tarağına, özel sosu ile servis edilen ızgara ahtapot ve somona tam not verebileceğiniz restorantta, yaz aylarında, terasta Prag şehrine doğru kadeh kaldırabilirsiniz. Bizim gibi kış ziyaretçisi iseniz de üzülmeyin. Prag cam kenarından izleyince de güzel. Üstelik mekanın manzaralı barında sigara serbest.
Fotoğraflar için; sevgili Ferhan Talib @iconjane ‘e teşekkürü bir borç biliriz.
Devamını Oku...


DÜNYANIN EN YEŞİL ŞEHİRLERİ

03:18


dunyanin-en-guzel-sehirleri

“Son buffalo da öldüğünde onları yeniden geriye satın alabilir misiniz? Bütün buffalolar öldürüldükten, ormanların en gizli köşeleri binlerce insanın makineleriyle kirletildikten sonra… Bir bakacaksınız ki… Gökteki kartallar yok olmuş… Hızlı koşan taya elveda demişsiniz.”


Bir Kızılderili reisinin, dönemin ABD Başkanı Franklin Pierce’a yazdığı mektuptan alıntıdır.

Eşsiz bir gezegende yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Ama bize son derece sıradan gelen işleri yaparken bile yaşadığımız yere verdiğimiz zararı göz ardı etmeyi, düşünmemeyi tercih ediyoruz. Biz de insan ve doğa arasındaki dengeyi korumaya gayret eden yeşil şehirler listesi hazırladık. Bu şehirler “yeşil” olmalarının yanı sıra, dünyanın en yaşanılır şehirleri olarak da listelere giriyor.
Kıskanmamak elde değil. Darısı Türkiye’deki şehirlerin başına…
Zermatt, İsviçre
1_zermatt_night_2012 (Medium)

Matterhorn Dağları’nın eteklerine kurulmuş olan bu doğa harikası şehirde, yolları sadece yayalar ve bisikletliler kullanıyor. Elektrikli arabalar ise sadece acil durumlarda kullanılıyor. Zermatt sakinleri, İsviçre turizminin gerektirdiği modern altyapı yatırımlarına karşı mücadele ediyor. Allah başka dert vermesinJ

Oslo, Norveç
Oslo

Oslo, doğa dostu yaşam koşullarına bir çok Avrupa kentinden çok daha önce adapte olmuş. Kent, Norveç’in en kalabalık şehri olmasına rağmen, en yeşil olanı. Geri dönüştürülmüş su ve biyoyakıt kullanımı yüzde doksan seviyelerinde. Dünyanın yaşam kalitesi en yüksek şehirlerinden biri kabul ediliyor.

Kopenhag, Danimarka
WEE_2014-05-03_LIF_036_31493321_I4

“Avrupa’nın En Yeşil Şehri” unvanını taşıyan Kopenhag, sürdürülebilir ve temiz şehir hayatı için hem devletin, hem de vatandaşların çokça çaba sarf ettiği bir şehir. Birçok yeşil şehirde olduğu gibi Kopenhag’da da bisiklet kullanma oranı çok yükse; şehir sakinlerinin üçte biri ulaşımını bisikletle sağlıyor.

Cape Town, Güney Afrika
cape town

Capte Town, belediyenin tüketimi azaltmaya yönelik çalışmaları sayesinde, dünyanın en yeşil şehirleri listesinde en üst sıralarda yer alıyor. Nüfusun hızlı artışına rağmen, şehirdeki enerji kullanımını düşürmek üzere politikalar geliştiriliyor.

Vancouver, Kanada
Vancouver

Vancouver’ın 2020’de Dünya’nın En Yeşil Şehri olmayı hedefleyerek geliştirdiği stratejiler arasında atık idaresi, karbon yönetimi ve ekosistem konuları bulunuyor. Dünyada tamamen yeşil yaşamın mümkün olduğunu kanıtlamak adına en azimle çalışan şehir kesinlikle Vancouver!
Devamını Oku...