Yeni sezonda, dünyanın dört bir yanındaki metropoller, modaya ilham vermeye devam ediyormuş. Modanın bıkmadan ilham aldığı bir diğer alan da sanat… Her sezon bazı markalar ya bir çağdaş sanatçıyla işbirliği yapıyor ya da bir mirası canlandırıyor. Geçen sezon İtalyan rönesansını yeniden yorumlayan Dolce Gabbana’yı hatırlayın…
Biliyorsunuz ben insan dişileri gibi modaya varımı yoğumu harcamıyorum. Kıyafet olarak gri ve beyazın modern bir desen oluşturduğu gür kürkümü tercih ediyorum. Fakat bu sezona yatırım yapacak olsaydım Celine’i seçerdim. Galeries Lafayette’in Moda Direktörü Averyl Oates, koleksiyonu o kadar çok beğenmiş ki, giyilebilir mimari olarak tanımlamış ve markanın tasarımcısı Phoebe Philo’yu yere göğe sığdıramamış. Defileyi izlerken, taaa 1950’lere, Picasso’nun fırça salladığı, Nice yakınlarındaki efsanevi mekan La Colombe d’Or’a seyahate gittiğini gözünde canlandırmış.
İşte modanın gücü. Neden modayı, giyinmeyi sevdiğimizin bir özeti… Bir parça hayal, uzak diyarlar, hayranlık duyduğumuz isimler, bulunmak istediğimiz mekanlar, geçmiş ve gelecek… Daha ne olsun…
Tadını çıkarın…
Tadını çıkarın…
Mart Balım’ı…
