Sanıyorum son zamanlarda yaptığım çekimler içinde beni en çok heyecanlandıranlardan biriydi NIAN. Nedenine gelince, eminim benim gibi çoğu kadının ruhunda vardır, Rönesans döneminde yaşayıp, o şaşalı, o Barok , kendini prenses gibi hissettiren kıyafetleri giymek
Nihan Buruk’un henüz moda tarihi okuduğu yıllarda, tarihten esinlenerek tasarladığı ilk elbiselere asi ve heyecanlı ruhunu yansıtmış. (ki bu ruh elbiseleri giydiğimde beni de sardı diyebilirim)
Çekimleri yaparken, çok keyif almamın yanısıra epey zorlandığım anlar da olmadı degil
Çekimlerin ilk etabını Kilyos’ta gerçekleştirdik. At binmeyi ve atları cok sevdiğimden, gayet keyifliydi cekim. Tabi atla eyersiz sekilde ve üstümdeki dönem kostümleriyle denizde olmanın riski dışında
Çekimlerin ilk etabını Kilyos’ta gerçekleştirdik. At binmeyi ve atları cok sevdiğimden, gayet keyifliydi cekim. Tabi atla eyersiz sekilde ve üstümdeki dönem kostümleriyle denizde olmanın riski dışında
İkinci etabı da Uludağ’da yapıldı. Kâh üşüdük kâh donduk belki evet ama sonuna kadar değdi! Bir masalın içindeki prensestim sanki
Yalnız tüm çekim etaplarında ortak bi zorluk vardı ki, o da tüm o dönem kostümlerini giymek Hal böyle olunca dönemin kadınlarını anmadan geçemedik. İşleri epey zormuş, özellikle soylu olmayanlar için. Hani dönem filmlerinde sıkça rastlarız; saray kadınlarının özel giydiricileri vardır, elbete onlar için değil sözüm