Elle Dergisi Yayın Direktörü Işın Görmüş Paris Couture Haftası izlenimlerini Yaz Kurtul Yap Kurtul için kaleme aldı.
Sadece Türkiye’de değil, dünyada da modernizmin getirdiği mekanik ve beton yaşamdan insanlar artık bunaldı. Bir köşeye sıkıştılar. Kapana kısılmışlık hissiyatı, genel olarak ‘sıkıntı’ diyebileceğimiz bir ruh hali, bir his, tüm insanlığın benliğini, giderek ağırlaşan ve pis gibi kokan bir sigara dumanı gibi sarmış durumda.
Bu dumanın sisi içinde, insanlar kendilerine bir yol, bir umut, bir güneş ışığı, temiz bir hava, bir çiçeğin, bir ağacın kokusunu arıyorlar, ümitsizce.
Işte o arayış, sanatın her alanina olduğu kadar, moda dünyasına da sirayet ediyor kaçınılmaz olarak.
Paris’te gerçekleşen 2015 İlkbahar- Yaz Haute Couture defilelerinde ilk dikkat çeken de bu özlem, bu arayış bence. Sadece kıyafetler değil, defile mekanlarındaki dekor tasarımları ve genel ambians da, insanın doğaya duyduyu özlemin manifestosu kıvamında neredeyse.
Bakınız Chanel defilesi. Karl Lagerfeld, her zamanki gibi yine çok görkemli bir defile alanı yaratmış. Fonda görülen dev kağıt kesme çiçeklerden oluşan ormanın yapımı altı ay sürmüş. Alice Harikalar Diyarı’na hoş geldiniz.
Victor& Rolf’ün modelleri ise, toprağa yeni ekilmiş bebek fidanlar gibi süzülüyor podyumda. Taze çiçeklerle ve hasır şapkalarla taçlandırdığı kıyafetler neşe dolu. Çiçek tarlasına dalmışsınız gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Gerçeklikten bir an uzaklaşıp, Van Gogh tablosunda enfes bir doğa manzarasının içinde dolaşırken buluyorsunuz kendinizi.
JP Gaulthier ve Valentino da çiçeklerden yardım ve ilham almış. Her iki defilede de çiçekler, modellerden rol çalıyor dersek yanlış olmaz. Kah çantanın içinden göz kırpan beyaz güller, kah modellerin saç telleriyle dansa tutuşmuş papatyalar, sadece baharı müjdelemiyor, içinde yeşilin daha çok olduğu bir dünyaya da el sallıyor.
